Roman Dansları

Roman Kent Edirne

Kudüs’ü Müslümanlardan kurtarmak için, Avrupa akın akın Orta Doğu’ya doğru giderken bir halk da Avrupa’ya doğru gidiyordu. Avrupalılar bu insanları önce sevdiler ama sonra Türk casusu olabileceklerini düşündüler, kötü davrandılar, dışladılar. Romanlara en büyük kötülüğü yirminci yüzyılda milyonlarca Romanı katleden Naziler yaptı.
Bu ülkede bu insanları yıllarca değişik adlarla anıldı, en çok da Çingene denildi. Çingene sözcüğüne yüklenen kötü anlam ve çağrışımlar nedeniyle onlar artık kendilerine Roman denmesini istiyorlar. Ülkemizde ve yeryüzünde ne kadar Roman olduğunu tam olarak bilinmiyor. Çeşitli kaynaklarda, Dünya’da 5‐11 milyon, Türkiye’de ise 5 yüzbin ‐5 milyon Roman olduğu bildiriliyor. Türkiye Romanlarının çoğu Marmara bölgesinde, özellikle Trakya’da yaşıyor.
Uzun zaman göçebe hayatı yaşayan, mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan romanlar, tarımda sanayileşme sonucu yerleşik hayata geçmek zorunda kaldılar. Yerleşik Romanlar daha çok müzisyenlik ve çiçekçilik ile uğraşırlar. Eğitimsizlik ve mesleksizlik nedeniyle yerleşik hayata tam uyum sağlayamayan Romanlar, ülkemizdeki en dezavantajlı, dolayısıyla pozitif ayrımcılığa en muhtaç insanlardır.


İlle de roman olsun


Kırmızıyı severler
Birbirini överler
Romanlar böyledirler
Çalgısız yaşayamaz ölürler
İlle de roman olsun
İster çamurdan olsun
Oda Allah kuludur
Her kim olursa olsun
Düğün dernek ederler
Etsiz yemek yemezler
Romanlar böyledirler
Çalgısız yaşayamaz ölürler

strong>

Kakava (Umuda Yolculuk)


Kakava günü geldiğinde
Biz çadır milletinde
Ne kir kalır ne de pas
Ne gam kalır ne de yas
Kurban edip nice kuzu
Karşılarız Nevruzu
Derken Bozatlı Hızır gelir
Bizden derdi tasayı alır
Bize de yiyip içmek kalır
Çalıp söylemek kalır
Gülüp oynamak kalır
Bir de umutlarımız kalır
A. Avami

Edirne Romanları ve Müzik

Romanlar olağanüstü bir müzik yeteneğine sahiptirler. Müzik, çoğu Roman için bir yaşama biçimidir. Şairin dediği gibi “Çalgısız yaşayamaz ölürler.” Roman müzisyenlerin en ünlülerinden biri olan ve Deli Selim olarak bilinen Selim Kızılcıklar klarnet virtüözü ve besteci idi:
“Kafam kıyak olduğunda Selimiye önündeki çimenleri bile oynatırım” diyen Deli Selim yörede düğünlerin en aranılan ismiydi. Yıllarca, pek çok kız annesinin oğlan tarafına ilk şartı şu olmuştur: “Düğünde Deli Selim çalacak!”

Roman Kavramları

Hıdrellez: Yaygın ve çeşitli versiyonları olan bir inanca göre Hızır ve İlyas, her yıl 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece doğaya yeniden can vermek üzere buluşurlar. Dolayısıyla bu tarihte kış biter, yaz başlar. Bu olay değişik yörelerde değişik ad ve şekillerde kutlanır: Hıdrellez, Kakava, Ederlezi, Edirlez, Djurdjevdan hedirles… Edirne ve Kırklareli’de Hıdrelleze Kakava da çok neşeli bir şekilde kutlanır. Baht açma, dilek dileme, ateş yakma ve üzerinden atlama, eski eşyaları yakma, su kenarlarında piknik yapma, kuzu‐oğlak çevirme, müzik, dans ve niyet küpü Kakava’da en sık yapılan şeylerdir. Eski Edirne Kakavalarının davetiyeleri çok ilginçti. Bu şenlikler Kırklareli’nde eskiden Şeytan Deresinde yapılırdı.
Niyet Küpü (Çömleği): Bir küpe kır çiçekleri ve her gençten düğme, yüzük, toka gibi bir küçük eşya, bir başka küpe de mani yazılı kağıt parçaları konur. İki küp bir gül dibine yerleştirilir. 6 Mayıs sabahı küplerden sırayla birer eşya ve birer mani seçilir. Maniler ilgili kişiye karşılı manalı bir şekilde okunur, gülünür, eğlenilir. Bazı yörelerde sadece birinci küp vardır. Manileri tecrübeli bir kişi veya tüm grup okur. Her maniden sonra veya önce küpten bir obje çekilir ve maninin gideceği kişi belirlenir. Bu olaya bazı yörelerde mortufal veya mantıfar da denir ki sözcük muhtemelen martaval sözcüğü ile aynı köktendir. Radyo günlerinde yapılan birinci türkü benim olsun, üçüncü şarkı senin olsun şeklinde şarkı türkü seçmece, bu uygulamanın bir başka versiyonu gibiydi.